Değerli dostlar,
Zaman zaman size bilim tarihinin
önemli insanları hakkında bilgi veriyorum. Bugün de size yine çok önemli bir
bilim insanının hayatı hakkında bilgi vereceğim. Bu bilim insanının adı James
Clerk Maxwell dir. Kendisini daha çok Maxwell kuramından tanırsınız. Oysa ki,
kendisi çok büyük bir matemetikçi ve matematiksel fizik uzmanı idi.
Maxwell, Newton gibi aynı okulda
Cambridge Üniversitesinde okuyan bir öğrenci idi. Newton bildiğiniz üzere,
cisimlerin uzay zamanda hareketlerini, diferansiyel denklemler diliyle
tanımlayan Kalkülüs’ü icat etmiştir. Bu hala zamanımız için bile büyük bir devrimdir.
Maxwell de aynı Newton gibi, elektrik ve manyetik alanları diferansiyel denklemlerle
ifade etmek için çalışmış ve bunu başarmıştır.
Maxwell, Faraday’ın elektrik
alanları ile manyetik alanların birbirine dönüşebileceği keşfiyle işe başladı. Faraday’ın
kuvvet alanı tarifini aldı ve onları diferansiyel denklemlerin açık ve kesin
diliyle yeniden yazarak modern fiziğin en önemli denklem dizilerinden birini
ortaya çıkarttı. Bunlar 8 adet diferansiyel denklemden oluşur. Dünya’daki her
fizikçi ve mühendis, üniversite de elektromanyetizmayı öğrenirken bunlar
üzerinde ter döker.
Sonra Maxwell, elektrik ve
manyetik alanlarının birbirine sürekli olarak dönüştüklerinde ne olacağını
keşfetti. Bu alanların, okyanus dalgaları gibi, bir dalga yaratacağını buldu.
Bu dalgaların hızını hesapladığı zaman ışık hızına eşit olduğunu görerek şaşırdı.
Bu da devrimsel bir sonuca vardı. Bu hız, ışık hızına öylesine yakındı ki,
ışığın kendisinin elektromayetik bir düzensizlik olduğunun farkına vardı.
Bu, insanlık tarihinin belki de
en büyük keşiflerinden biriydi. Günümüzde, gün doğuşunun parlaklığından,
yıldızların parıldamasına, radardan, televizyona, morötesi ışığa, X ışınlarına,
mikrodalgalara ve gama ışınımlarına kadar herşey titreşen Faraday kuvvet
alanları olan Maxwell dalgalarından başka bir şey değildir.
Maxwell denklemlerinin önemi
konusunda yorum yapan Einstein bu denklemlerin “Newton’dan o güne fiziğin
yaşadığı en büyük ve en yararlı buluşlar” olduğunu söylemişti. Bugün
kullandığımız çoğu teknolojinin altında bu değerli bilim insanlarının çabaları
yatmaktadır.
Ne yazık ki, bu büyük bilim
insanı, genç yaşta daha 48 yaşında muhtemelen annesini de aynı yaşta öldüren
hastalıktan mide kanserinden öldü. Eğer yaşasaydı, denklemlerinin doğruca
Einstein’ın görelilik kuramına götüren
uzay zaman sapmalarını kapsadığını görebilecekti.
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder