Ana içeriğe atla

Yönetim kurulu üyeliği


Değerli dostlar,

Dün, TKYD’nin düzenlemiş olduğu yönetim kurulu üyesinin nasıl olması gerektiği ile ilgili panele katıldım. Çok değerli yöneticiler ve işadamlarıyla tanışma fırsatı yakaladım.

Panelin konusu genel olarak yönetim kurulu üyelerinin seçimi, davranışları, vizyonu üzerine idi. Yönetim kurulu üyelerinin, hangi ortak adına hareket ettikleri konusu üzerine hem ülkemizdeki durum, hem de yurt dışındaki durum konuşuldu. Tabi, burada bir de halka açık şirketlerin bağımsız üyeleri var. Panelin genel içeriğinden çok burada, yönetim kurulu üyeliğinin ülkemizde ne kadar etkin ve yaygın olduğu konusunda yazacağım. Şirketlerde bulunan bağımsız yönetim kurulu üyeliği ile ilgili kanun 2011 yılında çıkmış, arkasından bir revizyon yapılarak uygulamaya konulmuş. Özellikle halka açık şirketlerde ciddi sorumlulukları bulunmaktadır. Ancak, uygulamada halka açık şirketlerde dahi çok etkin olamamaktadırlar. Genellikle, hakim ortağın ağırlıklı yönlendirmesiyle şirketler yönetilmektedir. Burada bağımsız yönetim kurulu üyelerinin daha etkin olmaları gerekmektedir.

Bunun dışında ülkemizde şirketlerin % 99 undan daha fazlası küçük ve orta ölçekli işletmeler olması sebebiyle kanunen böyle bir hakları olmasına rağmen herhangi bağımsız bir üye olmaksızın yönetilmektedir. Dolayısıyla, dışarıdan bakan bir göze sahip değillerdir. Bunun daha ötesinde işletmelerin çoğu profesyonel yöneticilerle yönetiliyor gibi gözükmesine rağmen, karar alıcı pozisyonunda her zaman işverenler olmaktadır. Bazı durumlarda, işverenlerin vekilleri karar alıcı durumda olabiliyor, ama kendisi de işveren gibi tek başına hareket ettiği için yine profesyonel bir yönetim tarzına sahip olamıyor. Bu da şirketlerin kurumsal alt yapılarının oluşması ve büyümelerinin önündeki en büyük engeldir. Ülkemizin gelişmesi ancak, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişmesiyle mümkün olabilecektir. Bu da, şirketlerin ne kadar doğru yönetildikleri ile doğru orantılıdır.

Kobilerimizin daha etkin bir yönetim anlayışına sahip olmaları dileğiyle,

Saygılarımla,

Ufuk Saygın

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Satış şekilleri

Değerli dostlar, Satış yapmak öyle düşünüldüğü gibi, sadece fiyat düşürmekle olmuyor. Satışın öncesinde yapılması gereken onlarca faaliyet var. Satış işin son noktası aslında. Bilim insanları konuyla ilgili düşünüp, çeşitli yöntemler geliştiriyorlar. Satış yapabilmek için gerekli olan bu faaliyetleri ilk etapta 3 e ayırabiliriz. Bunların ilki, İnsanların ihtiyaçlarını karşılayarak, satış yapabilmek, ikincisi, insanların ihtiyaçlarını öngörerek satış yapabilmek ve talep yaratarak, üçüncüsü ise, insanlara ihtiyaçları olduğunu hissettirerek satış yapabilmektir. İlkinden bahsedecek olursak, bu durum, insanların ihtiyaçlarını tespit ederek çözüm üreten satış şeklidir. Ev temizliği için üretilen, elektrikli süpürge, çamaşırları temizlemek için kullanılan çamaşır makinesi, bulaşık yıkama makinası bu tip satış faaliyetlerine örnek verilebilir. Bu ürünlerin satış faaliyetlerinde ciddi rekabet vardır. Müşterilerin farklı alternatifler arasından sizin ürününüzü seçmesini sağlamak iç...

Fiyat düşürerek satış yapmak

Değerli dostlar, Sonuç olarak, şirketlerin varolabilmeleri için satış yapmaları gerekmektedir. Peki, nasıl satış yapacağız? Firma ticaretinden sorumlu, kişilerle konuştuğumda çoğu zaman maliyetlerden ve satış fiyatlarının yüksekliğinden yakınıyorlar. Herhangi bir ürünün satış fiyatını düşürerek yapılan satış çok da başarılı bir operasyon değildir. Şimdi, çoğu satış yöneticisi bana kızacaktır ama maalesef durum bu. İşletmelerin ticari faaliyetinden sorumlu yöneticiler, satış fiyatının dışında başka enstrümanlar bulmalıdırlar. İş sadece fiyat olsaydı, piyasada pahalı satan hiçbir firma kalmazdı. Ancak, işletmelere baktığımızda aynı sektörde pahalı satanında ucuz satanında bulunduğunu görebiliriz. Peki, o zaman pahalı ürün piyasada nasıl satılıyor? Bu soruyu sorduğunuzda çok fazla cevap alabilirsiniz. Denilen herşey de doğrudur. Yalnız şunu unutmamak lazım, eğer pahalı satan firma kar edip büyüyorsa, demek ki, doğru pazarlama ve satış stratejisi uygulamış, pahalı olmasına ra...

Özel ve Genel görelelik

  Değerli dostlar, Einstein, izafiyet teorisi üzerinde çalışırken çok şaşırdığı bir gerçekle karşılaşmıştı. Cisimler hızlandığı durumda zaman yavaşlıyordu. Ama bu nasıl olabilirdi? Kuantum dünyasının gerçekleri keşfedilene kadar, insanlar sağduyu ile anlayabilecekleri ve akıllarının kabul ettiği olayları doğru kabul etmişti. Kuantum kanunları ile beraber artık insanoğlu akıl yolu ile anlayabileceği Dünya’dan ötesini keşfetmeye başladı. Bu çok gizemli bir alemdi. Zamanın, cisimlerinin hızıyla yavaşlaması akıl alır bir durum değildi. Einstein bunu özel görelelik olarak adlandırdı. Diğer önemli keşfi de kütleçekimine ne kadar az maruz kalırsanız zamanın o kadar daha fazla hızlı akacağı gerçeğidir. Saçma geliyor değil mi? Bu kanunlar ne kadar çok saçma geliyorsa o kadar doğrudur. Size bu kanunlarla ilgili gerçek örnekler vereyim. Einstein’ın teorisinin doğruluğunu bugün cep telefonunda sürekli kullandığımız GPS sistemi üzerinden ispat edebiliriz. GPS sistemi, Dünya yörüngesinde dön...