Değerli dostlar,
Yazılarımda, kurumsallaşmanın önemini sürekli
anlatıyorum. Özellikle, Kobi nitelikli firmalarımızın patron egemen
yönetildiklerini, bununda kurumsallaşmanın önündeki en büyük engel olduğunu
dile getiriyorum.
Bunu söylerken, birazda Türkiye’deki patron
profilinden bahsetmek gerekiyor. Ülkemizdeki çoğu firma Kobi nitelikli ve
ortalama 25 – 30 yıllık firmalardır. Çoğu ilk kurucusu tarafından
yönetilmektedir. Kuruluş tarihleri 80 li yıllardır. O dönemleri yaşayanlar veya
kitaplardan okuyanlar bilir, ülkemiz yokluklar içinde idi. Çoğu mal ithal
getirilmekte ve ciddi bir üretim eksiği vardı.
Şimdi bana itiraz edenler, mutlaka olacaktır. Ancak bu
gerçekten böyle idi. Millet olarak herşeyi çabuk unutuyoruz. Benim gibi 50 li
yaşlara yaklaşmış, dostlarım hatırlayacaktır. Ben çocukken, her gece saat 9.00
da elektrikler kesiliyordu. Ülkemizde enerji açığı vardı. Bulgaristan’dan
elektrik ithal ediyorduk vs.. Çok detaya girmeyeceğim. Çünkü, konumuz bu değil,
sadece ülkemizde üretimin ne kadar az olduğunu anlatmak için bunlara
değiniyorum. O günün koşullarında, özellikle merhum cumhurbaşkanımız Turgut Özal
ile beraber, üretim atağı başladı. Ülkemiz dışa açılmaya başladı. Üretim teşvik
edilerek, kalkınma atağı başladı. Bu dönemde açılan çoğu firma, genellikle,
ustalıktan patronluğa geçen profilden oluşmakta idi. Özellikle, öğrenim
seviyesi daha düşük olup, daha çok para kazanmak isteyen, lise veya daha alt
eğitim seviyesinde olan, ancak girişim yanı yüksek insanlarımızdan oluşuyordu.
Tabiiki, üniversite mezunu, girişimcilerimizde vardı ama çoğunluğu anlattığım
profilde kişilerden oluşmakta idi. Çünkü, iyi eğitimli kişiler, zaten iyi
ücretlerle özel sektörde veya kamuda çalışmakta idi. Risk almalarına gerek
yoktu, belli bir hayat standardında oldukları için profesyonel olarak çalışmayı
tercih etmişlerdi.
O dönem, dediğim gibi ciddi bir üretim eksiği olduğu
için tüm üretim firmaları ciddi paralar kazandılar. Ve hızla büyüdüler. Ancak,
devir eski yıllara göre çok daha hızlı değişiyordu. Dünya, 80 li yıllardan 90
lara, 2000 lere ve bugünlere gelirken, dünya ticareti inanılmaz hızla değişti.
Artık herşey, üretiliyor ve ciddi bir rekabet var. Global ticaretin
serbestleştiği ortamda artık eskisi gibi ne üretirseniz satamıyorsunuz. Daha ucuz,
daha kaliteli ve inovatif yapmak zorundasınız. Düşünsenize, elektronik bir
saati internetten kargo dahil 2 – 3 usd ye alabiliyorsunuz. Bu inanılmaz bir
rekabet demektir.
Burada işte artık, bilgi devreye girmektedir. Burada
teknik bilgiden bahsetmeyeceğim. Onu ayrı bir yazımda yazarım. Burada yönetsel
becerilerden bahsedeceğim. İşte bu değişen dünyanın farkına varan işletmeler
kurumsallaşmaya önem verip ayakta kalıyorlar. Ancak, bu değişimin farkına
varamayan konservatif firmalar, herşeyi eskisi gibi yönetmeye çalışıyorlar ve
bocalıyorlar. Çünkü, artık hiçbir şey eskisi gibi değil. İşletmelerini
alışkanlıkları gibi yönetmeye çalışan patronlar, maalesef bilgileri yeterli
gelmediği için, yönetemiyorlar ve belli bir zaman sonra batıyorlar. Biz millet
olarak duygusal bir milletiz bu sebeple çoğu zaman duygularımızla hareket edip
kararlar alıyoruz. Hiçbir analitik veriye dayanmayan anlık duygusal
davranışlar. İşletmeleri yönetmek ve geleceğe taşımak için ciddi şekilde analiz
yapmak, rasyonel davranmak ve çalışmak gerekiyor.
Hiç kimse herşeyi tek başına bilebilecek konumda
değil, her konunun uzmanları var. İşletmelerimizi doğru yönetebilmek için
konusunda uzman yöneticilerin önemi ortaya çıkmaktadır. Patronlarımızın,
egolarından arınıp, yöneticilerine saygı duymaları, aynı şekilde iyi yetişmiş
yöneticilerinde patronlarına saygı duymaları gerekiyor.
İşletmelerde yönetim kurulları, konuların tartışıldığı
ve akıl birliği yapılan kurullar olmalıdır. Güç odakları, kendi söylediklerinin
doğru olduğunu tasdik edecek kişileri değil, gerçekten doğruları söyleyen
bilgili cesur yöneticileri seçmelidir. Ancak, bu şekilde işletmelerimiz, daha
güvenli bir geleceğe ulaşabilirler. Bu sebeple, tek adam patron modeliyle
yönetilen işletmelerin sürdürülebilir bir geleceği olamamaktadır.
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder