Değerli dostlar,
Bugün duygusal zeka ile ilgili yazı yazacağım. Tabiki,
yine konunun akademik kısmına çok fazla değinmeyeceğim. Duygusal zeka kavramı
90 lı yıllarda Daniel Goleman’ın kitabı ile hayatımızda yer almaya başlamıştır.
Detaylı bilgi almak isteyen dostlarım Daniel Goleman’ın duygusal zeka kitabını
okuyabilirler.
Dr. Daniel Goleman duygusal zeka kitabında, duygusal
zekayı, “bireylerin kendi duygularını anlayabilme, başkalarının duygularını
anlayabilme, empati kurma, farklı duyguları birbirinden ayırıp doğru tanımlayabilme,
bu veriler ışığında davranışlarını yönetme becerisi” olarak tanımlar.
Hepimizi, aslında duygusal zeka adını verdiğimiz,
beynimizin düşünen ve duygusal parçaları yönetiyor. Gerek iş yaşamımızda,
gerekse de özel hayatımızda başarılı olmak, insanların duygusal zeka
kapasitelerine bağlıdır.
Goleman’a göre bilişsel zeka (IQ)’nın hayatımızdaki
başarıya katkısı sadece % 20 dir. Araştırmalar, akademik zekanın, insanların
tutkularını, dürtülerini, yönetemediği için, devreye duygusal zekanın girdiğini
göstermektedir.
Duygusal zeka, bilişsel zekamız ve varolan diğer
yeteneklerimizi ne kadar iyi kullandığımızın göstergesidir. Kısacası, iş
hayatında, kızgınlıkla, hasetle, kıskançlıkla, öfkeyle hareket etmeyen, bunun
yanında Türkçede çok güzel bir kelime olan aklı selim davranan kişiler duygusal
zekası yüksek kişilerdir ve hem iş yaşantısında hem de sosyal hayatta
başarılıdır.
Maalesef ülkemizdeki çoğu insan, duygularıyla hareket
etmeyi duygusal zekası yüksek davranmak olarak görmektedir. Doğru tam tersidir.
Duygusal zekası yüksek insanlar, duygusal hareket etmezler.
Peki, sizce, ülkemiz genelindeki işletmelerin
yöneticilerinin duygusal zekası ne kadar yüksektir?
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder