Değerli dostlar,
Ülkemiz sıkıntılı bir dönemden
geçiyor. Ekonomimiz zorlanıyor, işsizlik artıyor. Döviz kurları tarihi yüksek
seviyelerde. Peki, neden bu haldeyiz? Ekonomistler, enflasyonun düşmesi için
neler yapılması gerektiği ile ilgili her gün birşeyler söylüyorlar. Para
politikaları ve kamu maliyesi politikaları ile ancak belli bir yere kadar durum
kurtarılabilir. Esas kurtuluş, ancak üretim yapmak ile olur. Ama nasıl üretim?
Üretim zaten yapmıyor muyuz gibi
sorular duyuyor gibiyim. Evet, üretim yapıyoruz, koca koca firmalarımız var.
Binlerce insan çalışıyor. Ancak, bu kadar insanın ürettiği ürünlerin katma
değeri düşük.
Şöyle anlatayım, ülkemizde borsaya
kote, 510 firma var. Tüm bu borsaya kote firmaların değeri kabaca 150 milyar
Amerikan dolarıdır. Evet, yanlış duymadınız, binlerce insanın çalıştığı
Türkiye’nin en değerli şirketlerinin fiyatı sadece 150 milyar dolar. Binlerce
mühendis, binlerce işçi sabah akşam çalışıyorlar. Sonuç, 150 milyar dolar
ederinde bir borsa. Ne kadar değersiz ürünler ürettiğimizi siz düşünün. Çok
spesifik olsun diye söyleyeceğim, sadece Apple’ın piyasa değeri 1 trilyon
Amerikan dolarıdır. Yani bizim borsamızdaki tüm şirketleri 6 kere
satınalmaktadır. Üstüne de 100 milyar usd para kalmaktadır. Düşünün koca koca
holdingler, bankalar hepsinin ederinin durumu bu.
Peki, neden böyle? Çünkü, Dünya
değişiyor. Artık, bilgi para ediyor. Biz, hala makro boyuttaki ürünlerle
ilgileniyoruz. Arabalar, binalar, inşaatlar, bankalar, fabrikalar hep gözle
görülür, ürünler üretiyoruz. Ama şimdi para eden gözle görülmeyen, ürünler,
yani bakarak anlayamayacağınız ürünler. Bir bina düşünün hiçbir bilgisi olmayan
bir vatandaşımız müteahhit olup, bina inşa edebilir. Ama sizce telefon
üretebilir mi? Bina inşaatı çok fazla bilgi gerektirmeyen bir üretim alanı.
Peki çelik bir kelepçe, çimento, içecek, cam, çok fazla bilgi gerektiren üretim
alanları mıdır? Dünya’nın her yerinde üretilebilen ürünlerdir bunlar. Gözle
görülen ürünlerdir ve gözle görüldüğü için üretimi de daha kolaydır. İnceleyerek
bir kelepçe yapabilirsiniz, kıvrımlarını bir pres baskı kalıbı ile
bükebileceğinizi tahmin edersiniz. Peki bir chip, yani yonga gözle görülerek
üretilebilir mi? Veya kondansatör? Veya cep telefonu? Herhangi bir vatandaşımız
cep telefonu üretebilir mi? Bunlar daha derin bilgi gerektiren alanlardır. Artık
bilgi, gözle görülenden çıkmıştır. Makro boyuttan mikro boyuta geçmiştir.
Maddenin davranışını kuantum
boyutunda inceleyerek, araştırarak ancak katma değerli ürünler yapabiliriz. Bu
da arge gerektirir. Ülkemizin refahının artması için işçimizin mühendisimizin
saat ücretini arttırmamız gerekir. Bu da argeli ürünlerle olur. Hiç kimse
herkesin yapabildiği ürüne çok fazla para vermek istemez. Ama sizin yaptığınız
diğerlerinden farklı ise ve müşteriye fazla para verdirtecek kadar özelse, o zaman sizin çalışmanıza fazla para verir.
Bu da daha çok kazanmanıza ve ülkemizin gelirlerinin artmasına sebep olur.
Böylece, ülkemiz yüksek faiz verdiği için para çekmez, ürün sattığı için para
çeker. Sonuçta da kasamız para dolar. Kasamız para dolduğu için, yerli paramız
değerlenir ve hepimiz zenginleşiriz. Geçmişte bu konuya dikkat etseydik, çok
daha farklı noktada olabilirdik. Ama, işin kolayına kaçtık ve batının
düşündüğü, keşfettiği ürünleri üretmeyi düşündük. Tasarım, bilgi kısmını onlara
bıraktık. Sonunda da bugünlere geldik.
Bu sebeple, argeye önem verip,
ürünlerimizi geliştirmeliyiz. Yeni keşifler yapmalıyız. Biz toplum olarak zeki
bir milletiz. Ancak, zekamızı maalesef kullanmıyoruz. Artık, fiziksel gücümüzle
değil, zekamızla birşeyler üretmeliyiz.
İyi haftalar,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder