Değerli dostlar,
Zaman zaman size kuantum, evren
ve yaşamın kökeni ile ilgili yazılar yazıyorum. Son okuduğum makalede yaşamın
kökenine ilişkin bazı ipuçları bulunmuş. Bildiğiniz üzere, hepimiz organik
moleküllerden oluşuyoruz. Bu moleküller, hidrojen, oksijen ve nitrojen gibi
elementlerin atomlarına bağlanan karbon atomlarından oluşan bileşiklerdir.
Modern yaşamda bu organik moleküller, bitkilerdeki fotosenteze benzeyen bir
süreçten geçerek oluşuyor. Bu süreç için ihtiyaç duyulan enerji ise, ya
hücreden geliyor ya da süreç geç evrimleşiyor. Peki ilk organik moleküller
nasıl ortaya çıktı?
Amerikalı bilim insanları, bu
olayı simüle etmek için, mikro akışkan reaktörlere dayalı bir düzenek
kurmuşlar. Bu reaktörler, bilim insanlarının akışkanların davranışlarını mikro
ölçekte incelemelerine imkan sağlayan küçük laboratuvarlar olarak
düşünülebilir.
Bilim insanları bu tasarımı
kullanarak, hidrojeni CO2 ile birleştirip formik asit (HCOOH) adı verilen
organik bir molekül oluşturmuşlar. Bu işlem sonucunda, “Wood-Ljungdahl
asetil-CoA” aracı şeklinde adlandırılan ve genel olarak bir enerji desteği
gerektirmeyen; bilinen tek CO2 sabitleme aracını simüle etmişler. Bu şekilde süreç,
okyanustaki eski hidrotermal bacalarda meydana gelmiş olabilecek tepkimelere
benzetilmeye çalışılmış.
Araştırma Görevlisi olan Victor
Sojo böylece, “Oluşan sonuçlar, kendi biyosferimizin (canlı küre) çok
daha ötesine uzanıyor” diyor. Soho ayrıca, Benzer hidrotermal sistemlerin bugün
güneş sistemimizn başka yerlerinde de mevcut olabileceğini söylüyor; özellikle
de Enceladus ve Europa’da (sırasıyla Satürn ve Jüpiter’in uyduları). Yani, bu
süreç şu an tahmin edileceği üzere, evren genelindeki diğer su içeren
kayaçlarda da oluşabilir. Tabi, yaşamın oluşabilmesi için gerekli olan diğer
şartlarında gerçekleşmesi gerekiyor.
Evren gerçekten inanılmaz,
mucizelerle dolu. Okudukça, insanın hayranlığı daha da artıyor.
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder