Değerli dostlar,
Daha önceki yazılarımda, size
Lale’nin Avrupa’ya nasıl geldiğini anlatmıştım. Bugünde kahvenin Avusturya’ya
nasıl geldiğinden bahsedeceğim. Avusturya’da ciddi bir kahve alışkanlığı ve
kahve kültürü bulunmaktadır. Bunun hikayesini araştırdığımızda yine altından
biz çıkıyoruz.
Hepimiz, Viyana kuşatmasını
biliriz. 2. Viyana kuşatmasını yöneten Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, kahve
tutkunu bir paşa idi. Kuşatmaya çuval çuval kahve götürmüştü. Osmanlı ordusu,
kuşatmayı kaldırıp geri dönmeye başlayınca, çoğu malzemeyi geri getirmeyip,
bulunduğu yerde bırakmıştı. Bu mallardan bir kısmı da kahve çuvalları idi.
Osmanlı orduları geri çekildikten sonra, kalan erzakları inceleyen Avusturya’lılar
o güne kadar hiç tanımadıkları kahve çekirdeklerini görünce ne olduğunu
anlamamışlar ve hatta yakmak istemişlerdi. Ancak, Franciszek Kulczycky isimli
bir savaş kahramanı, kahvenin yakılmamasını, kendisine verilmesini istemiş ve
savaşta gösterdiği kahramanlıklar sebebiyle kahve çuvalları kendisine
verilmiştir. Arkasından, Viyana’nın ilk cafesini Schlossergasse’de açıp adını ‘Hof
Zur Blauen Flasche’ yani ‘Mavi
Şişenin Altındaki Ev’ koyuyor.
Cafede ilk önce içki verirken,
daha sonraları bu yeni içeceği Viyana’da sunarak kahve kültürünü burada
başlatır. Bu arada Cappuchin rahip arkadaşı Marco d’Aviano da acı
kahveyi bal ve süt ile tatlandırıp köpürttüğünde elindeki karışımın rengi kendi
elbisesini andırdığından, hemen isim babalığı yapıyor ve Kutsal
Roma İmparatoru I. Leopold’e sunulan bu özel sunuma ‘Cappuchino’ denmeye
başlıyor. Kulczycky iyice tanınmaya başladığında işi abartıp büyük
bir pazarlama taktiği ile kahveyi yeniçeri giysileri ile sunmaya başlıyor. Osmanlı’nın hiç
kullanmadığı sütü de bol tutuyor farklı tatlar bulabilmek için. İşte o
günlerden sonra kahve Viyana’nın adeta bir parçası oluyor. Karlı bir 20
Şubat 1694 sabahı Kulczycki yaşama veda etse de günümüzde tüm Viyana Café
sahiplerince ‘Pir’leri sayıldığından, anısı her sene Ekim ayında yapılan bir
festivalle yaşatılıyor ve café camlarına resimleri asılıyor. Bugün Viyana
merkezde yer alan Kulczycki Caddesi’nin başındaki bir binanın köşesinde de büstü yer almaktadır.
İşte böyle, her şeyin ilginç bir
hikayesi var.
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder