Değerli dostlar,
Bu yazımda işletmelerimizdeki yönetim anlayışı ve
yöneticilerimizin davranışsal yapısı hakkında yazı yazacağım. Ülkemizdeki
işletmelerde ağırlıklı olarak, merkezcil bir yönetim anlayışı vardır. Bu ne
demektir? Bu, gücü ellerinde tutan otoritenin kararı tek başına kendi alması
demektir.
Gücü elinde tutan bu kişilerin davranış yapılarını da
incelediğimizde, genellikle egosu yüksek, herşeyi kendilerinin bildiğini
düşünen profillerden oluştuğunu görmekteyiz. Bu aslında bizim toplum olarak
belki yetişme tarzımızdan veya genlerimizden geliyor olabilir. Toplum olarak
sürekli bir lider veya tek kişi etrafında toplanma isteğimiz bulunuyor. Yönetim
şeklinin böyle doğru olduğunu toplumun geneli kabul edince, gücü elinde tutan
kimselerde bu şekilde yönetmeye çalışıyor. Hatta, öyle bir sufle veriliyor ki
bu kimselere, başkalarının görüşü doğru dahi olsa onu uygulamaması, çünkü onu
uyguladığı durumda, yönetsel becerisinin zayıf olarak algılanacağı öğretisi
veriliyor. Hal böyle olunca, herşeyin en doğrusunu biz biliriz gibi bir anlayış
öne çıkıyor. Bu da maalesef ciddi hatalara sebebiyet veriyor.
Bu toplumun her alanında öyle hakim ki, sürekli
bireysel oynayan bir millet haline geliyoruz. Böyle olunca da başarı gelmiyor. Şöyle
anlatayım, Türk futbol takımlarında oynayan özellikle batı ülkelerinden gelen
futbolcularla, bizim yerli futbolcularımızı izlediğimizde, aramızdaki mantaliye
farkı o kadar net gözüküyor ki, batı futbol kültürü almış futbolcu kale önünde
daha müsait durumda bulunan arkadaşına pas atarken, yerli futbolcu golü kendi
atmaya çalışıyor. İşte bizim kaybettiğimiz anlayış bu anlayıştır. Gol atmak,
yani başarı kaydetmek için kendimiz karar veriyoruz, kendimiz uyguluyoruz.
Oysa, başka bir arkadaşımız veya başka bir anlayış daha başarılı bir sonuç
verebilir. Bunu görmek istemiyoruz veya diğer arkadaşımızın başarılı olmasını
istemiyoruz. İçinde bulunduğumuz takıma, işletmeye böylece zarar veriyoruz.
Bu da, maalesef egosu yüksek insan olarak yetişmemizden
kaynaklanıyor. İşletmelerin başarılı olabilmeleri için bilgi, zeka ve
karakterleri düzgün yöneticilerden oluşmaları gerekiyor. Bu yönetici ekibinin
bir masa etrafında toplanıp işletmenin alacağı kararlar hakkında egolarından
sıyrılıp, benim dediğim olsun, senin dediğin olmasın anlayışından kurtulup,
işletme menfaatlerine göre karar vermeleri gerekiyor. İşletmeler ancak, ortak
akıl ile karar verirlerse doğru kararlar alabilirler. Güçlü olanın haklı olduğu
yerde başarının gelmesi mümkün değildir. Akıl birliği, ancak, zekası, bilgisi
ve karakteri yüksek insanların birarada bulunması ile olur.
İşletmede yönetici pozisyonunda bulunan kişilerin
düzgün karakterli olmaları, işletmenin menfaatlerini kendi menfaatlerinin
üstünde tutmaları ile olur. İşletmelerde de, kabul gören takdir edilen anlayış
bu olmalıdır. Üzerine tekrar basarak vurgulamak istiyorum, takdir edilen
anlayış birilerinin peşinden koşmak değil, aklın, bilginin çalışmanın ve
işletmenin menfaatlerinin peşinden koşmak olmalıdır.
Böylece, işletmelerde her çalışan, amirinin menfaatine
göre değil, işletmenin menfaatine göre davranır ve kazanan tüm işletme,
çalışanlar, tüm paydaşlar olur.
Daha önceki yazılarımdan birinde, Türk sanayisinin
duayeni Vehbi Koç beyefendinin karar alma metodunu anlatmıştım. Bu yazıma
aşağıdaki linkden ulaşabilirsiniz.
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder