Değerli dostlar,
Bugünlerde, rahmetli Nejat
Eczacıbaşı’nın “Kuşaktan Kuşağa” isimli kitabını okuyorum. Ülkemizin önde gelen
iktisadi teşebbüslerini kuran bu değerli insanların, yaşadıkları yokluk
yıllarında verdikleri mücadeleler, sahip oldukları işletmeleri nasıl
büyüttükleri ve yönetim fikirleri ilgimi çekiyor. Daha önce de hatırlarsınız,
rahmetli Vehbi bey ve rahmetli Sakıp bey’in kitaplarından alıntılar yapmıştım.
Uzun zamandır, işletmelerin
sahipliği konusunda kitaplar okuyorum, nasıl işletmeler daha iyi yönetilebilir
hususunda hem günümüz işletme yönetimi anlayışı, hem de işletme yönetimi
konusunda başarılı olmuş iş insanlarının hayatlarından fikirler edinmeye
çalışıyorum. İşletmeler, sadece hakim ortağın mıdır? Yoksa tüm hissedarların
mıdır? Yoksa çalışanların mıdır? Yoksa o işletmeler sayesinde iş bulacak
gelecek kuşakların mıdır? Yoksa, o işletmeler sayesinde vergi geliri kazanacak
devletin midir? Yoksa ülkemize sağladığı katma değer ile refah ile toplumumuzun
tüm katmanlarının mıdır? Cevap hepsi bence. İşletmenin devamlılığı ve karlılığı
en çok kime fayda sağlar?
Bakın, Nejat bey, işletmelerin sahipliği
hususunda neler düşündüğünü kitabında nasıl anlatmış. Kuşaktan Kuşağa
kitabından alıntıdır.
“Gelişmiş
ülkelerde büyük özel kuruluşlar, bir kişi ya da bir ailenin adına bağlanmazlar.
Sanayi toplumlarında sahiplik, genellikle sermaye piyasası’na dağılmış,
sorumluluk ve yetki profesyonel yöneticilerin eline geçmiştir. Yirminci
yüzyılın ikinci yarılarında Türkiye’de bir fabrikanın önünden geçerken, Bu
kimin? sorusu hâlâ geçerliliğini korumaktaydı. Elbette yakın bir gelecekte bu
düzen Türkiye’de de Batı toplumlarındaki kurallara uyacaktır ama kısa süre
açısından önümüzdeki gerçekler çerçevesinde hareket etmek zorundayız.”
İşletmelerin karı tabi ki, işletme
hissedarlarınındır. Ancak devamlılığı toplumun karıdır. Bu sebeple,
işletmelerimizin devamlılığı sağlanacak şekilde yönetilmeleri ihtiyaç değil,
zorunluluktur.
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder