Değerli dostlar,
Bugünkü yazımda kurumsallaşamayan
şirketlerin durumları ile ilgili örnekler vereceğim. Amerika Birleşik
Devletleri’nde küçük alet imalatçısı bir firmanın yaşadıklarını size
anlatacağım. 1970 lerin sonu, aynı bugün gibi, ticaretin şeklinin değişmeye
başladığı yıllar, işletmenin yıllık cirosu 50 milyon Usd civarı, firma donanım
malzemesi satan büyük zincir mağazalarda pahalı ve karmaşık ürünler segmentinde
ticari faaliyetine devam ediyor. Zincir mağazalar karmaşık ve pahalı ürünler
segmentine gelişen piyasa koşulları çerçevesinde ilgi göstermemeye başlıyor. Bu
durumda şirket CEO su, perakende pazarına doğrudan girmeye karar veriyor ve
hatalar manzumesi de o andan itibaren başlıyor.
Firma, ülkenin her yerinde kendi
küçük mağazalarını açmaya başlıyor. Ancak, firma perakendecilik kavramını
yeteri düzeyde bilmediği için birtakım sorunlar yaşanıyor. Perakendecilikteki genişleme
uğranılan zarara rağmen, 10 yıl sürüyor. İşletmeyi üretimden elde edilen karlar
ayakta tutuyor ve perakendecilikteki zarar buradan finanse ediliyor. Arkasından,
90 lı yıllarda başlayan ekonomik durgunluk ile işletme zora giriyor.
80 li yıllar boyunca, işletmenin
yönetim kurulu, yöneticilerin ve firmanın perakendecilik bilgisi ve kültürü olmamasına
rağmen ve genişlemenin bir kara deliğe dönüşmesine rağmen hatalı perakende
stratejisine devam etmesine göz yumuyor. İşletme yönetim kurulu üyelerinden
bazıları hatanın farkına varmış olsalar bile işletme CEO sunun kararına karşı
çıkmıyor ve kriz daha da büyüyor. Firma en sonunda finansal duruma dayanamıyor
ve maalesef iflas ediyor.
İşte, benim hep anlatmak istediğim
nokta budur, yönetim kurullarının denetleyici, kontrol edici mekanizması
sürekli canlı tutulmalıdır. Aksi durumda, işletmeler maalesef kaçınılmaz sona
doğru ilerliyor.
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder