Ana içeriğe atla

Olbers Paradoksu


Değerli dostlar,

20. yüzyılın başına kadar cevap verilemeyen bir soruyla ilgili bugün yazı yazacağım. Bu soruyu, eminim her birimiz mutlaka kendine sormuştur. Evren öylesine muhteşem ki, içindeki gizemleri çözmek, öğrenmek ayrı bir heyecan veriyor.

Soru, gecelerin neden karanlık olduğu ile ilgili, Geceleyin gökyüzü neden siyahtır? Madem bu kadar çok yıldız var, neden gökyüzü karanlık kalıyor? Güneşten gelmese dahi, mutlaka herhangi başka bir yıldızdan gelen ışık, gökyüzünü aydınlatmalı diye hepimiz düşünmüşüzdür. Bu soruyu, bilimsel olarak ilk ortaya koyan kişi, Heinrich Wilhelm Olbers tir. Zaten paradoksta onun adı ile anılır. Hatta, Johannes Kepler, bu paradokstan öylesine rahatsız olmuştu ki, tamamen öylesine evrenin sonu olduğunu bir kabuk içerisinde bulunduğunu ileri sürmüştü. Böylece, sınırlı miktarda yıldız ışığının bize ulaştığını varsaydı. Ancak, hiçbir zaman ispatlayamadı. Hatta, Einstein dahi ilk zamanlarında, evreni sonsuz olarak düşünüyordu.

İşin garip yanı, tarihte bu paradoksu ilk çözen kişi, gizemli öyküler yazarı Edgar Alan Poe dir. Edgar Alan Poe, ölümünden hemen önce yazdığı gözlemleri üzerine felsefi şiirlerde, bilim insanlarını eleştirerek, onlara göre yıldızlar sonsuz diyerek, evrenin sonsuz olmadığını ifade etmişti. Peki ama nasıl? Onlarca bilim insanı bu soruya cevap ararken, bir şair, bu paradoksu nasıl çözdü? Bu bence büyük bir gizem, tarihte bu tip insanlara çok rastlarız. Bu insanlara bu bilgiler nereden geliyor?

Bu ifade doğru idi, evren sonsuz değildi, bir yaratılış vardı. En uzak yıldızların ışığının henüz bize ulaşacak zamanı hala olmadı. Poe’nın paradoksu çözdüğünün farkına varan ilk kişi, Edward Harrison dır. Düşünsenize, hala evrenin sonsuz olduğunu yazan çoğu bilimsel kitap bile vardır. İskoç fizikçi Lord Kelvin’de 1901 yılında doğru yanıtı bulmuştu. Gökyüzü ne kadar muazzam olsa da, ışığın hızının sınırlı olduğunu bu sebeple, uzak yıldızların ışığının Dünya’ya erişmesi için zamana ihtiyaç olduğunu söylemişti. Kelvin, geceleyin gökyüzünün beyaz olabilmesi için, evrenin yüzlerce trilyon ışık yılı kadar genişlemesi gerektiğini hesapladı. Evren, trilyonlarca yaşında olmadığı için, geceleyin hala siyahtır. Diğer bir etmen ise, yıldızların yaşının milyar yıllarla sınırlı olmasıdır.

Poe nın varsayımının doğruluğunu kanıtlamak Hubble uzay teleskopu gibi, uyduların kullanılması ile olanaklı hale geldi. 2004 yılında tüm Dünya gazetelerinin başsayfalarında çarpıcı bir resim yayınlandı. Fotograf Dünya’dan 13 milyar ışık yılı uzakta olan, sönük bir galaksiler karmaşasının resmi idi. Evren, 13,7 milyar ışık yılı yaşında olduğuna göre, bu galaksiler, büyük patlamadan sadece yarım milyar yıl sonra ortaya çıkmışlardır. Peki, en uzak galaksilerin ötesinde ne var? Fotografa dikkatle bakınca görünün şey sadece siyahlıktır. Geceleyin gökyüzünün siyah olmasının sebebi de bu siyahlıktır. Ancak, bu siyahlık gerçekte mikrodalga arkaplan ışımasıdır. Yani, aslında gökyüzü hiçde siyah değildir, gözlerimiz sadece belli frekans aralığındaki ışımayı görebildiği için, mikrodalga arkaplan ışımasını görememekteyiz. Eğer, o frekans aralığını da görebilseydik, büyük patlamadan kalan ışınımı da görebilecektik. Mikrodalgaları görebilen gözlerimiz olsaydı, en uzak yıldızların dahi ötesindeki yaratılışın başlangıç anını görebilirdik. Ne muhteşem değil mi? Yaratılış anının ışımasını görebilmek!

İyi haftalar diliyorum,

Saygılarımla,

Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Özel ve Genel görelelik

  Değerli dostlar, Einstein, izafiyet teorisi üzerinde çalışırken çok şaşırdığı bir gerçekle karşılaşmıştı. Cisimler hızlandığı durumda zaman yavaşlıyordu. Ama bu nasıl olabilirdi? Kuantum dünyasının gerçekleri keşfedilene kadar, insanlar sağduyu ile anlayabilecekleri ve akıllarının kabul ettiği olayları doğru kabul etmişti. Kuantum kanunları ile beraber artık insanoğlu akıl yolu ile anlayabileceği Dünya’dan ötesini keşfetmeye başladı. Bu çok gizemli bir alemdi. Zamanın, cisimlerinin hızıyla yavaşlaması akıl alır bir durum değildi. Einstein bunu özel görelelik olarak adlandırdı. Diğer önemli keşfi de kütleçekimine ne kadar az maruz kalırsanız zamanın o kadar daha fazla hızlı akacağı gerçeğidir. Saçma geliyor değil mi? Bu kanunlar ne kadar çok saçma geliyorsa o kadar doğrudur. Size bu kanunlarla ilgili gerçek örnekler vereyim. Einstein’ın teorisinin doğruluğunu bugün cep telefonunda sürekli kullandığımız GPS sistemi üzerinden ispat edebiliriz. GPS sistemi, Dünya yörüngesinde dön...

Satış şekilleri

Değerli dostlar, Satış yapmak öyle düşünüldüğü gibi, sadece fiyat düşürmekle olmuyor. Satışın öncesinde yapılması gereken onlarca faaliyet var. Satış işin son noktası aslında. Bilim insanları konuyla ilgili düşünüp, çeşitli yöntemler geliştiriyorlar. Satış yapabilmek için gerekli olan bu faaliyetleri ilk etapta 3 e ayırabiliriz. Bunların ilki, İnsanların ihtiyaçlarını karşılayarak, satış yapabilmek, ikincisi, insanların ihtiyaçlarını öngörerek satış yapabilmek ve talep yaratarak, üçüncüsü ise, insanlara ihtiyaçları olduğunu hissettirerek satış yapabilmektir. İlkinden bahsedecek olursak, bu durum, insanların ihtiyaçlarını tespit ederek çözüm üreten satış şeklidir. Ev temizliği için üretilen, elektrikli süpürge, çamaşırları temizlemek için kullanılan çamaşır makinesi, bulaşık yıkama makinası bu tip satış faaliyetlerine örnek verilebilir. Bu ürünlerin satış faaliyetlerinde ciddi rekabet vardır. Müşterilerin farklı alternatifler arasından sizin ürününüzü seçmesini sağlamak iç...

Fiyat düşürerek satış yapmak

Değerli dostlar, Sonuç olarak, şirketlerin varolabilmeleri için satış yapmaları gerekmektedir. Peki, nasıl satış yapacağız? Firma ticaretinden sorumlu, kişilerle konuştuğumda çoğu zaman maliyetlerden ve satış fiyatlarının yüksekliğinden yakınıyorlar. Herhangi bir ürünün satış fiyatını düşürerek yapılan satış çok da başarılı bir operasyon değildir. Şimdi, çoğu satış yöneticisi bana kızacaktır ama maalesef durum bu. İşletmelerin ticari faaliyetinden sorumlu yöneticiler, satış fiyatının dışında başka enstrümanlar bulmalıdırlar. İş sadece fiyat olsaydı, piyasada pahalı satan hiçbir firma kalmazdı. Ancak, işletmelere baktığımızda aynı sektörde pahalı satanında ucuz satanında bulunduğunu görebiliriz. Peki, o zaman pahalı ürün piyasada nasıl satılıyor? Bu soruyu sorduğunuzda çok fazla cevap alabilirsiniz. Denilen herşey de doğrudur. Yalnız şunu unutmamak lazım, eğer pahalı satan firma kar edip büyüyorsa, demek ki, doğru pazarlama ve satış stratejisi uygulamış, pahalı olmasına ra...