Değerli dostlar,
İşletmelerimizde, farkında
olmadığımız ama her gün yaptığımız muhtelif süreçler ve karar almalar vardır.
Bu süreçler, işletmelerin en altındaki çalışandan, en üstündeki yöneticiye
kadar farklı operasyonlar olmak üzere uygulanır. Çoğu zaman bu süreçler, şirket
kültürü içinde kendi kendine oluşurken bazı zamanlarda ciddi şekilde üzerinde
düşünülerek oluşturulur ve çalışanların bu tasarlanan süreçlere uymaları
istenir.
Bizim yöneticiler olarak çoğu
zaman asli görevlerimiz, bu süreçleri iyileştirmektir. Ancak, burada çok kritik
bir nokta bulunmaktadır. Süreçleri iyileştirdiğimizi zannederken, bazen bu
süreçleri kötüleştiriyoruz. Nasıl mı? Herhangi bir süreç tasarlanırken,
özellikle yönetsel süreçlerden bahsediyorum, olayı sadece, belli bir akış
çerçevesinde bilgisayar ortamına almak, firma içinde çok fazla gereksiz
operasyona sebebiyet vermekte ve işin efektif olarak yürümesine engel
olmaktadır. Burada, işte artık, ustalık, uzmanlık devreye girmektedir. Herkes
süreç tasarlıyor, ama bazıları daha iyi tasarlıyor. Herkes yemek pişiriyor ama
bazıları daha iyi pişiriyor. Bu sebeple, sadece süreç tasarlamak yetmez, o
süreci ne kadar iyi tasarladık? Ne kadar efektif tasarladık? Süreci
uygulayanlar ne kadar mutlu? Herkes işini daha kolay, daha çabuk yapmak ister.
Eğer tasarlanan süreç çalışanlar ve firma için “Muda” israf dediğimiz, gereksiz
hammaliyet getiriyorsa, mutlaka iyileştirme yapılmalıdır. Teknolojinin bu kadar
ilerlediği zamanımızda, hala bazı operasyonların, işimizi ağırlaştırması, daha
fazla işçilik gerektirmesi, bizim işimizi doğru tasarlamadığımızı
göstermektedir. Ne kadar, emir komuta zinciri ile bazı operasyonlar zorla
yaptırılmak istense de, belli bir zaman sonra mutlaka bu anlayış
işlememektedir. Müşterilerimizi ve işverenlerimizi memnun etmek, işimizi
verimli yönetmekten geçer.
Bu anlattıklarım, tabi işin
maliyet kısmını ilgilendiriyor. Diğer önemli husus satış konusudur. Önemli
olan, örnek verecek olursak araba yapmak değil, en iyisini yapmaktır.
İnsanların, araba alacakken diğerlerine göre daha fazla para ödemeyi kabul ettikleri
malı üretmektir. Malımızı, korumacı yollarla satmak demek değildir. Çünkü er ya
da geç korumacı anlayış ticari olarak son bulur. İyi olan, kaliteli olan, ucuz
olan malı herkes almak ister, herhangi korumacı bir anlayışa gerek yoktur. Ekonomik
olarak zor dönemlerde tabi ki devletler, işletmelere destek olur. Ancak, bu
belli bir süre için geçerli olmalıdır. İşletmelerimiz, üzerlerinde koruyucu bir
devlet eli olmadan, mutlaka kendi ayakları üzerinde durmalıdırlar. Sürekli bir
devlet desteği işletmelerin, belli bir zaman sonra iflas etmesine sebebiyet
verecektir. Bu da maalesef, iyilik yapayım derken, hem firmalarımıza hem de
ülkemize kötülük yapmak anlamına gelir.
Hatta, öyle bir konuma gelmeliyiz
ki, diğer firmalar, diğer ülkeler bize karşı korumacı önlemler alsın. Malımız o
kadar iyi olmalı ki, rakiplerimize ve diğer ülkelere ticari olarak korku
versin. Umarım, birgün bu seviyeye hem ülkemiz, hem de üreticilerimiz gelir.
İyi haftalar,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder