Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dünya'ya uzaydan bakmak

  Değerli dostlar, Geçen yazımda, gezegenler arası yolculuktan bahsetmiştim. Bugün başka bir yolculuktan bahsedeceğim. Dünyaca ünlü e-ticaret sitesi Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un Blue origin isimli bir şirketi var. Şirketin amacı ilk etapta uzay seyahati düzenlemek. Uzak gezegenler ve yıldızlardan ziyade ilk olarak yeryüzünden 100 km yukarı yolcu taşıyıp, insanlara farklı bir serüven yaşatmak istiyor. Gerçekten ilginç bir fikir. Şimdiden çok istekli olan olduğunu biliyorum. Heyecanla gelişmeleri takip ediyorum. Halen deneme aşamasında. İlk seyahat olduğunda da sizlerle paylaşacağım. Proje ile ilgili biraz bilgi vermek istiyorum. Blue origin, New Shepard adı ile ilk roketini üretti bile. New shepard roketi, saatte 29 bin km hıza ulaşarak, Dünya’nın yakın yörüngesine girmez. Ancak, uzay manzarası seyretmek isteyen, çılgın insanlar için bir macera sunabilir. Blue origin, fikir verme açısından ayrıca uzayda yolculuğu simüle etmek adına bir varsayımsal bir video da sitesinde yayınl...

Gezegenler arası yolculuk

  Değerli dostlar, Gezegenler arası yolculuk, seyahat sizce ne kadar uzak? Belki biz göremeyeceğiz, ama ben çok yakın bir gelecekte insanoğlunun bu büyük hedefi başaracağına inanıyorum. Mayıs ayının sonlarında bildiğiniz üzere çok önemli bir deneme yapıldı. Elon Musk’ın sahibi olduğu SpaceX şirketi, ilk yeniden kullanılabilir roket Falcon-9 ile uzaya, bir uzay aracı gönderdi. Uzay aracı başarıyla, ISS uzay üssüne kenetlendi. Fırlatılan roket ise, fırlatılışının hemen ardından Atlantik okyanusundaki insansız yüzer platforma indi. SpaceX’in sahibi Elon Musk "olağanüstü duygular" yaşadığını belirterek, Falcon-9’un başarısının 18 yıllık emeğin ardından gerçekleştiğini ve bunun "Mars’ta medeniyet kurmanın ilk adımı olduğunu umut ettiğini’’ söylemiş. İlk uzay çalışmalarını düşündüğümde gelinen noktanın ne kadar özel olduğunu anlıyorum. Robert Goddard ile başlayan roket serüveninde size Goddard’dan ve roket tasarımı ve roket üretiminde ne kadar zorluklar çektiğinden kısaca...

İlk organik moleküller nasıl ortaya çıktı?

  Değerli dostlar, Zaman zaman size kuantum, evren ve yaşamın kökeni ile ilgili yazılar yazıyorum. Son okuduğum makalede yaşamın kökenine ilişkin bazı ipuçları bulunmuş. Bildiğiniz üzere, hepimiz organik moleküllerden oluşuyoruz. Bu moleküller, hidrojen, oksijen ve nitrojen gibi elementlerin atomlarına bağlanan karbon atomlarından oluşan bileşiklerdir. Modern yaşamda bu organik moleküller, bitkilerdeki fotosenteze benzeyen bir süreçten geçerek oluşuyor. Bu süreç için ihtiyaç duyulan enerji ise, ya hücreden geliyor ya da süreç geç evrimleşiyor. Peki ilk organik moleküller nasıl ortaya çıktı? Amerikalı bilim insanları, bu olayı simüle etmek için, mikro akışkan reaktörlere dayalı bir düzenek kurmuşlar. Bu reaktörler, bilim insanlarının akışkanların davranışlarını mikro ölçekte incelemelerine imkan sağlayan küçük laboratuvarlar olarak düşünülebilir. Bilim insanları bu tasarımı kullanarak, hidrojeni CO2 ile birleştirip formik asit (HCOOH) adı verilen organik bir molekül oluşturmuş...

Karar alma mekanizmaları

  Değerli dostlar, Şirketlerde yaşanan en büyük problemlerden birisi de karar alma mekanizmasıdır. Firmalarda her gün yüzlerce karar alınmaktadır. Bu firmadaki mavi yaka çalışandan, en üst düzey yöneticiye kadar geçerli olan bir durumdur. Burada en önemli nokta, hangi durumda kimin karar alacağının belirlenmesidir. Çok geniş bir kavram olduğu için biraz detaya girmek gerekiyor. Bazı kararlar bireysel alınabileceği gibi, bazı kararlar ise, ortak akıl, sağduyu ile alınmalıdır. Aslında ideal olanı, her karar almanın firma tarafından detaylıca incelenip, nasıl karar alınacağının belirlenmesidir. Ancak, firmalarda o kadar çok karar alınıyor ki, mecburen çalışanların yetkinliğine ihtiyaç duyuluyor. Herhangi bir üretim atelyesindeki mavi yaka çalışanın cıvatayı nasıl sıkacağı bir karar olduğu gibi, üretim atelyesine alınacak bir makineye onay vermekte bir karar vermedir. Aradaki fark, ikisi arasındaki riskin düzeyidir. Civatanın nasıl sıkılacağı, yanlış olması durumunda firmanın uğray...

Kitap tavsiyesi "Cevaplar Şirketin içinde"

Değerli dostlar, Türkiye’de kurumsal yönetimin önemini sürekli vurguluyorum ve konu ile ilgili olarak hem profesyonel hem de gönüllü olarak çalışmalarda bulunuyorum. Bu kapsam da üyesi olduğum Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği sevgili Başkanı, bey, kendi yazdığı “Cevaplar şirketin içinde” isimli kitabını hediye olarak bana göndermiş. Feyyaz beye nazik davranışı için çok teşekkür ediyorum. Ülkemizin şirketlerinin kurumsallaşması adına göstermiş olduğu çabalar ve faaliyetler içinde ayrıca teşekkür ediyorum. Kitap, bir aile şirketi içinde çalışmaya başlayan Feyyaz bey’in kendi ifadesi ile ne hatalar yaptığını, neler yaşadığını, sorunları nasıl çözdüğünü akıcı ve eğitici bir üslupla anlatıyor. Tüm dostlara tavsiye ediyorum. Daha önce de hatırlayacağınız gibi, Vehbi bey’in, Sakıp bey’in ve Nejat bey’in kitaplarını önermiştim. Umarım kurumsallaşma kültürü ülkemiz kuruluşlarında gerekli değeri görür ve firmalarımız uzun yıllar boyunca ülkemize hizmet eder ve değer yaratır. Saygılarımla...

İstanbul semtleri

Değerli dostlar, İstanbul enteresan bir şehir, her gün yeni bir şey öğreniyor insan. İstanbul’daki semtlerin isimlerini hiç merak ediyor musunuz? Şehremini? Balat, Fatih, Cibali, Cağaloğlu, uzun uzadıya gider bu liste. Hepsinin ayrı bir hikayesi var. Bugün bazıları ile ilgili bilgi vermek istiyorum. Önce Cağaloğlu ile başlayalım. Hep bana ilginç gelmiştir, çünkü herhangi bir Türkçe kelimeye yakınlaştıramıyordum. İsmi 500 yıl öncesine gidiyor. Devir, Kanuni devri, Osmanlı’nın Dünya hakimi olduğu, Akdeniz’in Türk gölü olduğu dönemler. Visconti di Cegalo ve oğlu Alfonso di Cegalo, İtalyan gemicilerdi. 16. Yüzyılın ortalarında, Piyale Paşa’ya esir düştüler. Piyale paşa, esirlerini, hemen saraya getirip, Kanuni’ye takdim eder.   Visconti’nin oğlu hemen devşirilip, Yusuf Sinan ismi ile Müslüman yapılır. Baba Visconti ise, sebebi bilinmedik şekilde intihar ederek yaşamına son verir. O günden sonra, Yusuf Sinan’a kısaca Cegalzade denir, yani şimdiki haliyle Cegalo oğlu. Bu hitap yıllar...