Değerli dostlar,
İş hayatında sıkça karşılaştığım
bir problemden bahsedeceğim bugün. Özellikle, çok fazla bilgi ve tecrübesi
olmayan çalışanların her konuda inanılmaz, emin olmaları konusu her zaman beni
şaşırtmıştır. Kısıtlı bilgiye sahip olunmasına rağmen, sahip olduğu eksik
bilgiye güvenerek yapılan değerlendirmeler, çoğu zaman işletmelerde hatalara
sebebiyet vermektedir.
İşimiz gereği biz, üst düzey
kararlar verirken çok detaylı düşünürüz. Çünkü, en ufak hata, işletmeleri ciddi
riskler altına ve zararlara uğratabilir. Bu sebeple zaman zaman, bizim için
herşeyden süphe eden, her konuda karar verirken kılı kırk yaran, insanlar olarak
bahsediliyor. Evet, çok detaylı düşünüyoruz ve sürekli göremediğimiz bir durum
var mı, inceliyoruz. Ama buna mecburuz. Zaten bilim insanları da bilimsel
şüpheciliğin gerekli olduğunu savunurlar. Herhangi konuda doğruları
bulabilmemiz için her zaman, alacağımız kararlar, atacağımız adımlar öncesi
ciddi derecede çalışıyoruz.
Çalışanlarımızın da bu yetkinliğe
sahip olabilmeleri için, onlarla bu konuyu sürekli tartışıyoruz. Yalnız, bizim
çalışanlarımızın geliştirmeleri gereken bir diğer özellik, haksız oldukları
durumda, hatalarını kabul edip durumdan ders çıkarmak olacağına, aksine haklı
çıkmak için konuyu uzatmaları, yanlış savunma mekanizmaları geliştirmeleri ve
boşu boşuna zaman ve enerji kaybetmeleri olmaktadır. Herkes hata yapar, hata
yapmalıdır da zaten, önemli olan hatalardan ders çıkarmamız ve bir daha aynı
hatayı yapmama bilincine ulaşmamızdır. Eksik olduğumuz konularda bilgi sahibi
olmak için çabalamaktır. Ne yazık ki, çok az insan bu olgunluğa sahip oluyor,
hatalarından ders çıkarıp kendini geliştiriyor.
Bilimsel şüphecilik her insanda
olması gereken bir özelliktir, ancak bu şekilde doğruyu bulabiliriz. Bakınız
ünlü filozof Kant, şüphecilik ile ilgili ne söylemiş, "gerekçeleri,
temelleri olmadığı sürece herhangi bir görüşü, iddiayı kabul etmeme tavrı",
ne kadar doğru bir ifade, verilere dayalı yönetim tarzını sürekli anlatırız.
Kant, bunu yıllar öncesinde söylemiş. Çoğu bugün bize komik gelen durumlar,
yüzyıllar önce doğru kabul ediliyordu, Dünya’nın düz olmasından tutun da,
gezegenlere kadar çoğu şey, farklı yorumlanıyordu. Ancak, bu fikirlerden şüphe
eden insanların araştırmaları ile doğrulara ulaşabildik. Ünlü filozof,
Descartes, birgün şömine karşısında otururken şömine karşısında oturduğundan
şüpheye düşer. “Duyularım beni aldatabilir. Rüya görüyor olabilirim,
çünkü rüya görürken rüya gördüğümüzü bilmeyiz, uyanınca anlarız. Ama şu anda
düşünmekte olduğumdan şüphe edemem, çünkü şüphe etmenin en ucuna geldim.
Düşünüyorsam varım demektir”. İşte Descartes’in şüpheden hareketle oluşturduğu akıl yürütmesi
ya da var olmanın kanıtına ulaşması buydu. Diğer bir şüphe ile ilgili
güzel söz, Bertrand Russel’dan gelir, “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku
içindeyken, aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”
İşte böyle, umarım doğrularınızı
kolayca bulabilirsiniz.
İyi haftalar diliyorum,
Saygılarımla,
Ufuk Saygın
AQUA Danışmanlık
Yorumlar
Yorum Gönder