Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rüzgar enerjisi

Değerli dostlar, Geçen yazımda, dünyamızda kullandığımız enerji kaynaklarının durumunu anlatmıştım. Bugün rüzgar enerjisinden bahsedeceğim. Rüzgar enerjisi, aynı hidroelektrik santrallerinde olduğu gibi, elektrik üretirler. Dönme hareketi, bir bobin içindeki mıknatısı çevirir. Dönen manyetik alan, bobin telinin içindeki elektronları iter ve böylece elektrik akımı oluşur. Rüzgar enerjisi jeneratörleri, çevre kirliliğine yol açmazlar ve güvenlidirler. Tek bir jeneratör, küçük bir köy için gerekli olan 5 megawattlık enerjiyi üretebilir. Ancak, rüzgar enerjisi tek başına tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılayamaz. Çok büyük olasılıkla, büyük bir enerji karmasının bir parçası olacaktır. Ayrıca, birkaç sorunla da karşı karşıyadır. Rüzgar enerjisi, ancak rüzgar eserken ve Dünya’nın bazı kilit noktalarında aralıklı olarak enerji üretebilir. Ayrıca, elektrik iletimindeki kayıplar nedeniyle, rüzgar santralleri, şehirlere yakın olmak zorundadır. Bu ise, kullanılabilirliklerini sını...

Enerji

Değerli dostlar, Bugün enerji ile ilgili yazı yazacağım. Yaşamın varolması için gerekli enerji. Hepimizin enerjiye ihtiyacı var. Ülkeler enerji elde etmek için para harcıyorlar. Şu an ağırlıklı olarak en ucuz enerji kaynağı olan fosil yakıtları kullanarak enerji elde ediyoruz. Bugün, dünyamız petrol, doğal gaz ve kömür formundaki fosil yakıtlara tamamen bağımlı durumdadır. Bilim insanları fosil yakıtlar dışında enerji kaynağı olarak kullanılabilecek kaynaklar aramaktadır. Dünyamız toplamda 14 trilyon watt lık bir güç harcamaktadır; bunun % 33 ü petrolden, % 25i kömürden, % 20 si gazdan, % 7 si nükleer enerjiden, % 15 i biyoyakıtlar ve hidroelektrikten ve çok az bir kısmı % 0,5 i güneş ve yenilenebilir enerji kaynaklarından gelir. Bugün, elektrikli araba kullanarak tasarruf edeceğimizi düşündüğümüz arabalarında şarj edilirken, elektrik enerjisi kullandığını düşünürsek halen fosil yakıtlara ihtiyacımız bulunmaktadır. Sonuç olarak fosil yakıtlarında belli bir zaman içinde az...

Pauli dışarlama ilkesi

Değerli dostlar, Bugün size yine kuantum tuhaflıklarından bahsedeceğim. Atomlar büyük oranda boşluklardan ibarettir. Yani, atom bir futbol stadyumu olsaydı, çekirdek bir kum tanesi kadar olur, stadyum ise bomboş olurdu. Peki, o zaman neden duvarların veya diğer maddelerin içinden yürüyerek geçemiyoruz? Bunun nedeni, Pauli dışarlama ilkesi ile açıklanır. İki elektron aynı kuantum durumunda olamaz. Bu nedenle özdeş iki elektron çok yaklaşırsa birbirini iter. Bu da nesnelerin katı görünmesini sağlar ki, bu da aslında bir illüzyondur. Bir sandalyeye oturduğumuz zaman şaşıracaksınız ama, sandalyenin üzerinde havada dururuz. Sandalyenin elektriksel ve kuantum kuvvetleri tarafından itilir ve sandalyenin 1 nanometre üzerinde havada asılı kalırız. Bunun böyle olmadığını düşünen dostlarıma şunu söyleyebilirim, eğer pauli dışarlama ilkesi olmasaydı, elektronlar birbirlerine çarpar ve madde darmadağın olur ve oluşamazdı. Dışarlama ilkesini devre dışı bırakabilirsek ancak, madde içind...

Pandora'nın kutusu

Değerli dostlar, Alet icat etme, alet kullanarak araçlar yaratabilme, insanoğlunu hayvanlardan ayıran en büyük özelliğimiz. Yunan ve Roma mitolojilerine göre bu süreç, insanların durumuna acıyan Prometheus’un, o dönem için çok kıymetli olan, ateşi, Vulcan’ın ocağından çalmasıyla başlar. Prometheus, mitolojide Tanrısal düzene karşı çıkarak, insanoğlunu yaratan, onlara çaldığı ateşi, dolayısıyla bilmi ve uygarlığı veren bir figürdür. Vulcan ise, mitolojide Tanrıların demircisi ve ateş tanrısıdır. Prometheus’un ateşi çalması, Tanrıları çok kızdırır. Zeus, insanları cezalandırmak için, bir plan yapar. Vulcan’dan metale şekil vererek, bir kutu ve güzel bir kadın yapmasını ister. Vulcan, Pandora adını verdiği, bu heykeli yaratır ve sihirli bir şekilde onu canlandırır ve ona kutuyu asla açmamasını söyler. Ancak, Pandora merakına yeni düşer ve kutuyu açar. Kutudaki tüm sefalet ve ızdırap rüzgarları dünyaya yayılır. Kutuda yalnızca umut kalır. Sonuç olarak, mitolojiye göre ins...

Kuantum kuramı tuhaflıkları

Değerli dostlar, Bugün, kuantum dünyasının bazı ilginç gerçeklerinden bahsedeceğim. Kuantum kuralları hayatımızın her anında bizimledir, çoğu zaman onu farketmeyiz. Evrende daha öncede söylediğim gibi 4 temel kuvvet vardır. Bu 4 kuvvetten sadece birini kütle çekim kuvvetini çok rahat bir şekilde hissedebiliyoruz. Diğer 3 kuvvet ki, bugün kullandığımız çoğu teknoloji bu 3 kuvvetle ilintilidir. Atomaltı dünyasıyla ilgilidir. Dolayısıyla, bakarak, görerek çözülemeyecek derecede bilgi gerektirir. Şimdi size, kuantum kuramının anlaşılması güç ama gerçek olan bazı kanunlarından bahsedeyim. ü   Evrende herhangi bir parçacığın yeri ve hızını tam olarak bilemezsiniz. (Belirsizlik ilkesi) ü   Parçacıklar, aynı zamanda her iki yerde olabilirler. ü   Parçacıklar, farklı kuantum durumlarının eş zamanlı, karışımları olarak varolurlar, yani, kendi etrafında dönerken, aynı zamanda yukarı ve aşağı olan parçacıkların karışımları olabilirler. ü   Parçacıklar, bir an...

Fizik bilmek

Değerli dostlar, Bugün, mühendislik faaliyetleriyle yapılan iyileştirmelerin yanında fizik bilgisiyle yapılan iyileştirmeler hakkında yazı yazacağım.   Üretim yapan firmalarda, herhangi bir girdiyi alıp, proses edip, bir çıktıya yani ürüne çeviriyoruz. Ürünün maliyetini etkileyen en önemli kalemler işte bu aşamada oluşuyor. Ürün maliyetindeki en önemli bileşenler, hammalzeme ve işçilik zamanlarıdır. Örneğin, proses sonrasında verilen hurda yani yanlış ürün belli bir oranda sürekli çıkar. Hurda oranı, işletmelerde önemli bir KPI dır ve sürekli takip edilir. Peki, bu oran nasıl düşürülür? Veya proses hızını arttırmak istiyoruz, sadece motor hızını arttırarak, bunu başaramayız, çünkü proses hızlandıkça, ürünlerin yapısı değişebilir veya üretim kalıbına zarar verebiliriz. İşte burada fizik ve mühendislik bilgisi devreye girer. Bir pres operasyonunda, boya operasyonunda, kaynak operasyonunda, sıcak şekillendirme operasyonunda veya herhangi başka bir prosesde, maddenin nası...

10 Kasım

Değerli dostlar, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 80. Yıldönümünde, onu kaybetmiş olmanın verdiği acıyı, hiç eksilmeden derinden hissetmekteyim. Onun ülkemiz için yapmış olduğu herşey için sonsuz minnet duymaktayım. Türk milleti, ilkelerinin ve en büyük emaneti olan Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet bekçisidir. Yüce anısı önünde saygıyla eğiliyor, Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhu şad olsun. Saygılarımla, Ufuk Saygın AQUA Danışmanlık

İnsan Genom projesi

Değerli dostlar, Bugün size, İnsan Genom projesinden bahsedeceğim. Projenin amacı, insan vücudundaki tüm genleri sıralamaktır. Kapsamı ve bütçesi anlamında muazzam bir proje olan İnsan Genom projesi, tüm dünyadan bilim insanlarının katılımıyla, çok yoğun ve hızlı bir şekilde çalışılmış ve 3 milyar dolara malolmuştur. Bu tarihi projenin başlangıcı, ünlü kuantum fizikçisi, Erwin Schrödinger’in “Hayat nedir” isimli etkileyici kitabını yazdığında başladı. Schrödinger, kitabında, hayatın, bir çeşit kodlamaya, şifrelemeye dayandığını ve bunun da bir molekül üzerine kodlandığı tahmininde bulunuyordu. Bu molekülün ortaya çıkarılmasıyla, hayatın şifresinin çözüleceğine inanıyordu. Schrödinger’in kitabından etkilenen, fizikçi Francis Crick ve James Watson bu mucizevi molekülün (DNA) varlığını 1953 yılında keşfettiler. DNA aksi yönlerde dönen çift helisli sarmal bir yapıdır. Tek bir DNA kordonu, 180 cm uzunluğundadır. Kordonun üzerinde şifrelemeyi sağlayan (A,T,C,G) diye isimlendirilen,...

Bilinç

Değerli dostlar, Günümüzde sürekli yapay zeka ile ilgili konuşuyoruz. Bende yazılarımda insan zekası ve yapay zeka ile ilgili yazılar yazıyorum. Bilim insanlarının en çok merak ettiği konulardan birisi de makinelerin ne zaman bilinçli hale gelecekleridir. Burada biraz, bilinç kavramından bahsetmek gerekiyor. Sizce “Bilinç” nedir? Bilim insanları ve filozoflar yıllar boyunca bilinç kavramını açıklamaya çalışmışlardır. Ancak, maalesef bilinç konusunda bir konsensüs oluşmamıştır. Bilinç, için temel de 3 nitelikten bahsedebiliriz. Bunlardan birincisi, etrafımızdakileri tanıma ve hissetmedir. İkincisi, kendimizin farkında olmamızdır. Üçüncüsü ise, Belirli hedefler çerçevesinde, geleceği planlama ve stratejiler ortaya koyabilme yetisidir. Bu yaklaşımla, herşeyin bilinç düzeyini belirleyebiliriz. Bir cismin hissetme veya tanıma yetisi yoktur. Hayvanların ise, tanıma yetisi vardır, ancak sınırlı seviyededir, çoğu hayvanın karşısına bir ayna koyduğunuzda ayna ile kavga edecekt...

Beynimizi dijital modelleme

Değerli dostlar, Yapay zeka kavramı artık iyiden iyiye hayatımıza girmeye başladı. İnsanlık, insan beynini inceleyerek, bilgisayar ortamında modellemeye çalışıyor. Geçen yazımda, beynin biyolojik yapısını anlatmıştım. Bugün, dijital ortamda beynimizi modelleme çalışmalarından bahsedeceğim. Bu konuda İsviçre’deki Lozan Federal Teknik üniversitesinden Henry Markram’ın çalışmalarına bakabiliriz. Markram, çalışmalarına dünyanın en güçlü bilgisayarı olan “Blue Gene” in 16.000 işlemcili küçük bir versiyonu ile 2005 yılında başladı. Bir yıl içinde, bir sıçanın, 10.000 nöron ve 100 milyon bağlantı içeren, neokorteksinin bir parçası olan neokortikal sütununu modellemeyi başardı. Bu, beynin önemli bir parçasının tüm yönleriyle, analizinin biyolojik olarak mümkün olduğunu gösteriyordu. Farelerin beyinlerinde defalarca tekrarlanan bu sütunlardan milyonlarca vardır. Dolayısıyla, bu sütunlardan, birini modelleyerek, fare beyninin nasıl çalıştığını anlamaya başlayabiliriz. İnsan beynini...