Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yönetici mi yönetir? Çalışan mı?

Değerli dostlar, Bugün, çoğu işletmede sürekli yaşanan bir problemden bahsedeceğim. İşletmelerde yönetsel problemlerin kaynağı genellikle yöneticilerin yetersizliklerinden oluşmaktadır. Yönetim erki, adı üstünde yöneticidedir. Herhangi bir süreci yönetmesi, yöneticiden beklenir. Ancak, ülkemizde bu çoğu zaman böyle işlememektedir. Özellikle, yetersiz yöneticiler, süreçleri yönetebilecek bilgiye ve zekaya sahip olmadıkları zaman, yönetim erkini çalışanlarından beklemektedirler. Nasıl mı? Şöyle ki, bu tip yöneticiler çalışanların sürekli kendi peşlerinden koşmalarını, kapılarının önünde neredeyse nöbet tutmalarını beklemektedirler. Herhangi bir zaman yönetimi veya toplantı kültürü olmayan bu tip yöneticiler, süreçlerinde oluşan problemleri de sürekli çalışanların işlerini doğru yapmamasına bağlarlar. Süreçlerini periyodik toplantılarla rasyonel şekilde yöneteceklerine, hiçbir değere bağlı olmaksızın sadece olumsuz konuşarak, herşeyi olmamış gibi ifade ederek, motive ettiklerini...

2100 yılında yaşam (Bölüm-2)

Değerli dostlar, 2100 yılından bir gün için Michio Kaku’nun anlattıklarına devam ediyorum. “Yoğun bir günün ardından eve geldiniz. Kanepenize rahatça gömüldüğünüzde, Molly duvar ekranında belirir. “ John, Doktor Brown’dan önemli bir mesajınız var.” Doktor Brown mı? Robot doktorunuz ne söyleyecek ki? Molly’ye onu ekrana ver dersiniz. Doktorunuz duvar ekranında belirir. Doktor Brown o kadar gerçek görünür ki, bazen onun yalnızca bir yazılım olduğunu unutursunuz. “Rahatsız ettiğim için üzgünüm, John, ama dikkatinizi çekmem gereken bir şey var. Geçen yıl, neredeyse sizi öldüren kayak kazasını hatırlıyor musunuz? “ Yanlışlıkla bir yamaçtan aşağı yuvarlanmış ve saatte altmış beş kilometre ile bir grup ağaca çarpmıştınız. Doktor Brown, “Benim kayıtlarım çarpmanın etkisiyle, bilincinizi kaybettiğinizi, beyin sarsıntısı geçirdiğinizi ve ağır iç kanamalarınız olduğunu, ama giysilerinizin hayatınızı kurtardığını gösteriyor.” diye devam eder. Bilinçsiz olmanıza ka...

2100 yılında bir gün (Bölüm-1)

Değerli dostlar, Kuantum fiziğiyle ilgilendiğimi size daha önce bahsetmiştim. Bu konuda kitapları bulunan Michio Kaku, bakın, 2100 yılında insanoğlunun yaşantısını nasıl anlatıyor. “1 Ocak 2100 06:15 Yılbaşı gecesindeki ağır bir parti gecesinden sonra, mışıl mışıl uyumaktasınız. Birden duvar ekranınız aydınlanır. Dost ve tanıdık bir yüz ekranda belirir. Bu, yeni satın aldığınız yazılım programı Molly dir. Molly, neşeli bir şekilde, “Uyan John. Ofiste sana ihtiyaç var. Bizzat. Bu önemli” der. Yavaş yavaş yataktan kendinizi dışarı sürüklersiniz ve isteksizce banyoya yönelirsiniz. Yüzünüzü yıkarken, ayna, tuvalet, ve lavaboda saklı yüzlerce DNA ve protein alıcısı sessizce harekete geçer, nefesinizden ve vücut sıvılarınızdan yayılan molekülleri analiz ederler, herhangi bir hastalığın moleküler seviyede en ufak bir belirtisi olup olmadığını kontrol ederler. Banyodan çıktıktan sonra, başınızın etrafına, evinizi telepatik olarak kontrol etmenizi sağlayan telleri taka...

Üretim planlamanın önemi

Değerli dostlar, İşletmelerdeki en önemli konulardan birisi de planlama faaliyetleridir. Bugün sadece, üretim planlama faaliyetinden bahsedeceğim. Üretim yapan firmalarda oluşan en büyük kayıpların kaynağı doğru planlama yapılmamasıdır. Genelde planlama faaliyetleri, üretim hattının durdurulmaması üzerine kurgulanmaktadır. İlk bakışta, temel beklenti de zaten budur. Ancak, kayıplarda tam bu aşamada oluşmaktadır. Bir odadan bir odaya su taşıdığınızı düşünün, su diğer odaya gidene kadar boşalıyorsa, suyun kaçtığı yerleri tıkamaya çalışırsınız. Suyun kaçtığı yerleri tıkamamak ve daha büyük bir kap bulup daha fazla su doldurmak da bir çözüm müdür? Evet, yine istediğiniz miktarda suyu diğer odaya taşıyabilirsiniz. Ancak, yolda çok fazla su kaybetmişsinizdir, çünkü kaptaki deliklerden su kaçmaktadır. Sonuçta, su taşınmıştır ama verimsiz bir şekilde. Çoğu işletmede maalesef planlama faaliyeti anlattığım ikinci şekilde yapılmaktadır. İşin kötü tarafı, bu şekilde planlama yapıp, ü...

Dijital çağın avantajları

Değerli dostlar, İletişimde gelinen inanılmaz yükselişle, çağımızda artık çok şey değişti. Bizim yaşlarımızda olanlar çok net hatırlayacaklardır. O dönem tek kanal vardı. Özellikle, sanat camiasında bir yerlere gelmek isteyenler mutlaka televizyonda görünmek ister, şöhretin kapılarının ancak bu şekilde açılacağına inanırlardı. Gerçekten de kitlesel olarak insanlara ulaşmak ancak televizyon ile olurdu. Bildiğimiz çoğu sanatçı televizyon veya sinema gibi kitle iletişim araçları ile şöhrete kavuşmuşlardır. Tabi, televizyon veya sinemaya çıkmak için de o sektörün ileri gelenleri veya güç sahiplerine yakın olmak zorundaydınız. Yani, bir yerlere gelebilmek için tekelleşmiş bir güç odağına boyun eğmek, kendinizi beğendirmek zorundaydınız. Ancak teknolojinin gelişmesiyle artık bu kavram geçerliliğini yitirmiştir. Teknoloji bireylere öyle bir fırsat eşitliği tanımıştır ki, instagram youtube gibi platformlarda insanlar kendilerini gösterebilmekte ve kendilerine popülarite sağlayabi...

Yazılım bilmek

Değerli dostlar, 4. sanayi devrimi ile hayatımızda her şey değişecek. Peki genç arkadaşlarımız ne yapmalı? Bugün bununla ilgili yazı yazmak istedim. Değişim o kadar hızlı ki, ayak uyduramayanın çok şansı olmayacak. Öncelikle, tüm genç arkadaşlarıma yazılım öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Bizim gençlik yıllarımızda yabancı dil öğrenmek popülerdi. Büyüklerimiz mutlaka yabancı dil öğrenmemizi salık verirlerdi. Şimdi ise, durum biraz farklılaştı, tüm hayatımızın sanallaşacağı, yani dijitalleşeceği bir çağa giriyoruz. Bu çağda her şey dijital olacak, market alışverişinden, kıyafete, doktordan, ticarete kadar her şey. Dolayısıyla, mesleğiniz ne olursa olsun, müşterileriniz dijital olabilir. Tüm satış operasyonları sanallaşabilir. Üretim daha önce yazdığım gibi zaten robotların alanı olacak. Böyle bir gelecekte yazılım bilmeyen bir insanın herhangi bir alanda başarılı olması neredeyse imkansız olacak. Zaten bugünden bilişim firmaları, Dünya’nın en değerli firmaları olmaya başlad...

Entelektüel Kapitalizme geçiş

Değerli dostlar, 4. sanayi devrimi ile kapitalizm kavramı nasıl değişecek, biraz da ondan bahsetmek istiyorum. Bu devrim ile artık, emtia kapitalizminin sonuna geliyor olabiliriz. Adam Smith zamanında, sermaye mal/emtia ile ölçülürdü. Emtia fiyatları son 150 yıldır sürekli düşüyor, bugün 100 yıl önce İngiltere Kralı’nın yapamadığı kahvaltıyı yaptık. Emtia fiyatlarının düşmesi, daha iyi seri üretim, daha iyi taşıma, iletişim ve rekabet sebebiyledir. Emtia kapitalizminin yerini önümüzdeki dönemde entelektüel kapitalizm alacak. Yani bilgi ve zeka. Seri üretilemeyecek tek şey kaldı, o da insan beyni ve yaratıcılığıdır. Emtiadan farklı olarak, entelektüel sermaye oluşturabilmek için, bir insanı beslemek, yetiştirmek ve eğitmek zorundayız, bu da onlarca yıllık çaba gerektirir. Thurow şöyle demiştir, “Diğer herşeyin rekabet denkleminden çıkmasıyla, bilgi, uzun vadede sürdürülebilir rekabet üstünlüğünün yegane kaynağı hale gelmiştir.” Bir önceki yazımda da belirttiğim gib...

Manyetizma çağı

Değerli dostlar, 20. yy elektrik enerjisinin çağı idi. Elektronların çok kolay bir şekilde yönetilebilmeleri, radyo, TV, bilgisayar, lazer gibi yeni teknolojilerin önünü açmıştı. 21. Yy manyetizma çağı olabilir. Bunu mümkün kılan kavram süper iletken teknolojisidir. Havada durabilen, nerdeyse hiç yakıt kullanmadan saatte birkaç yüz km hız yapabilen, manyetik araba düşünün. Arabamızda kullandığımız benzinin çoğunlukla amacı sürtünme kuvvetini yenmektir. İstanbul’dan Ankara’ya yolu buz tabakası ile kaplarsak nerdeyse hiç enerji harcamadan Ankara’ya gidebiliriz. Benzer şekilde uzay araçları sadece birkaç litre yakıtla, Pluton’un ötesine kadar gidebilirler. Aynı şekilde manyetik bir araçta, yerin üstünde havada süzülebilir, sadece ilk enerjiyi itme veya üfleme şeklinde vermeniz yeterlidir. Bu teknolojinin anahtarı süper iletkenlerdir. Mutlak sıfırın üzerinde 4 Kelvin’e kadar soğutulduğunda, civanın tüm elektriksel direncini kaybettiğini biliyoruz. Bu da süper iletken tellerde...

Ürün maliyet hesaplaması

Değerli dostlar, Özellikle, üretim yapan işletmelerde yaşanan bir diğer problem de ürün maliyetlerinin doğru hesaplanamamasıdır. Daha önce de belirttiğim gibi ülkemizdeki işletmelerin % 99,7 si Kobi niteliklidir. Bu işletmelerin çoğunda metot mühendisliği (Üretim mühendisliği) departmanı olmadığı için ürettikleri ürünün detaylarına hakim değillerdir. Genellikle sadece hammalzeme detayları ile maliyet hazırlamaktadırlar. Bu da maalesef doğru sonucu vermemektedir. Oysa ki, artık bugün gelinen noktada, işletmelerin rekabet edebilmeleri için maliyetlerini, ürün ve üretim detaylarını çok iyi derecede bilmeleri gerekmektedir. Küreselleşen Dünya’da müşteri kavramı çok daha fazla değerli duruma gelmiştir. Kaliteli, inovatif ve düşük maliyetli ürünlere talep her geçen gün daha da artmaktadır. Endüstri 4.0 ile herşeyin veri olduğu ve çok rahatlıkla hesaplanabildiği bir dünyada yaşamaya başlıyoruz. Maliyetlerini iyi hesaplayabilen ve ürün maliyetlerini rekabet edebilir seviyeye indi...

Avrupa'nın yükselişi

Değerli dostlar, Tarih çok önemli bir bilim dalı, doğru yorumlanırsa aslında gelecekle ilgili çok büyük ipuçları veriyor. 500 yıl geriye gittiğimizde Dünya’nın doğusunda Çin uygarlığını görüyoruz. Çinlilerin öncülük ettiği, icatlar ve buluşların rakibi yoktur: Kağıt, matbaa, barut, pusula vb.. Çin’in bilim insanları gezegen üzerindeki en iyilerdi. Güneyde Osmanlı imparatorluğu vardı, Avrupa’yı tümden istila etmesine ramak kalmıştı. İstanbul, o dönem sanat ve bilimin merkezi idi. Diğer tarafta ise, Avrupa ülkeleri vardı, cadı mahkemeleriyle ve dini Engizisyon ile kıvranıyordu. Avrupa devletleri sürekli birbirleriyle savaş halinde idiler.   Peki sonra ne oldu? Büyük Çin ve Osmanlı imparatorluklarının her ikisi de 500 yıllık bir bilimsel durgunluk çağına girdiler. Avrupa ise, bilim ve teknolojiyi, benzeri görülmemiş bir şekilde kucaklamaya başladı. Avrupa’da derebeylik sistemi çökmeye başlamış, tüccar sınıfı ortaya çıkmış ve Rönesans’ın coşkulu rüzgarları esmeye başl...