Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yönetim Kurulu Toplantıları

Değerli dostlar, Bugün, yönetim kurulu toplantıları üzerine yazı yazacağım. Ülkemizdeki işletmelerin çoğunda yönetim kurulu toplantıları verimli geçmemektedir. Bunun en önemli sebebi, işletmelerimizin hala çoğunluğunun kurumsal bir yönetim şeklinin olmamasıdır. Profesyonel olarak çalıştığım dönemlerde ve daha sonrasında danışman olarak girdiğim toplantılarda tespit ettiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum. İşletmelerimizin yönetim kurulları ağırlıklı olarak, hakim ortağın çocukları, akraba, eş, dost çevresinden oluşmaktadır. Hal böyle olunca, yönetim kurulu toplantıları işletmelerimizin, stratejilerinin, hedeflerinin tartışıldığı toplantılar olmaktan çıkıp, sohbet toplantılarına dönüştüğü yapılar olmaktadır. Genel kurul toplantıları işletmelerin karlılıkları ve cirolarının konuşulduğu toplantılar oluyor. Ancak, benim ifade etmek istediğim bu toplantılar değildir. Yönetim kurulları üst kurullar oldukları için daha çok operasyonel konular değil de, şirketlerin geleceklerinin...

Kurumsal Yönetim Zirvesi

Değerli dostlar, 21.02.2019 günü, benim de üyesi bulunduğum TKYD’nin düzenlemiş olduğu “Değişim, denge, değer” temalı kurumsal yönetim zirvesine katıldım. Öncelikle, bu güzel organizasyonda emeği geçen, başta TKYD olmak üzere, tüm sponsorlara, konuşmacılara ve katılımcılara teşekkürlerimi sunuyorum. Zirve öncesi ve kahve aralarında ülkemizin değerli yönetici ve işinsanları ile konuşma fırsatı yakaladım. Kurumsal yönetim, çok önemli bir konu, ülkemizin ekonomik değeri olan işletmelerimizin sürdürülebilir bir şekilde büyümeleri ve yaşamaları için uygulamaları gereken kuralların, süreçlerin, kültürün bütününü oluşturuyor. Ülkemizde kurumsallaşma çoğu zaman yanlış anlaşılıyor, danışmanlık yaptığım firmalarda, ilişki içinde bulunduğum firmalarda işverenlerle konuştuğumda ağırlıklı olarak kurumsallaşmanın işletmeleri hantallaştırdığı veya hakim ortağın gücünü yitireceği gibi korkular var. Bu korkuların hepsi yersizdir. Kurumsallaşma, işletmelerin sürdürülebilirliğinin garantisidir....

Yerli Malı

Değerli dostlar, Dünya ekonomisi, ülkeler arası dengesizlikler ve siyasi güç çekişmeleri sebebiyle, bugün ciddi bir borç yükü altına girmiştir. Dünya ekonomisinin lokomotifi olan G-8 ülkeleri ekonomik olarak büyüyememekte, büyümeyi gerçekleştirebilmek için, parasal genişlemeler uygulayarak, ekonomilerini yapay olarak büyütmeye çalışmaktadırlar. Küreselleşen dünya ekonomik refahı arttırmış gözükse de asıl artan küresel borç stoğudur. Gelişmiş ülkeler, ürettikleri malları satacakları daha az gelişmiş veya hiç gelişmemiş ancak doğal kaynakları olan ülkelere önce borç verip arkasından mallarını satarak, kendilerine borçlandırmışlardır. Ancak, burada asıl problem, bu borçlar borç veren ülkelere nasıl geri ödeneceğidir. Kur savaşları, faiz savaşları ülkeleri ekonomik olarak çıkmaza sokmuştur. Biz, ilkokul talebesi iken, yerli malı haftası yapılırdı. Ülkemizin tüketiminin, ülkemizde üretilen ürünlere yönlendirilmesi teşvik edilirdi. Zaten, ülkeler arası ticaret yapmak ciddi şeki...

Kitap tavsiyesi

Değerli dostlar, Farkettim ki, uzun zamandır, kitap tavsiyesinde bulunmuyorum. Bugün, size en son okuduğum biyografi kitabını tavsiye edeceğim. Daha önce de belirttiğim gibi, özellikle iş hayatında başarılı olmuş insanların hayatlarını okumayı seviyorum. Sevgili Baybars Altuntaş’ın kendi hayatını ve yaşadıklarını yazdığı “Otobüsten indim BMW ye bindim” isimli kitabını size okumanızı tavsiye ediyorum. Kitap, Baybars bey’in daha okul yıllarından itibaren nasıl girişimci olduğunu, girişimcilik yolculuğunda neler yaptığını, girişimci olmak isteyenlere rehber olacak nitelikte anlatmış. Ayrıca, üslup olarak da çok eğlenceli, sıkıcı olmayan bir anlatıma sahip. Tüm girişimci adaylarına ve benim gibi anı biyografi tarzı kitap okumayı seven dostlarıma tavsiye ediyorum. İyi haftalar diliyorum, Saygılarımla, Ufuk Saygın AQUA Danışmanlık

Kurumsallaşamayan işletmeler

Değerli dostlar, Bugün kurumsallaşamayan işletmelerimizin yaşadığı problemlerden bahsedeceğim. Ülkemizdeki işletmelerin, ortalama yaşam süreleri 30 yıldır. Bu neredeyse işletmelerin, 1. Kuşaktan sonra iflas ettikleri veya kapandıklarını gösteriyor. Avrupa'da ise inanamayacaksınız belki ama 400 yıldır devam eden işletmeler var. Hala ülkelerine katma değer yaratıyorlar. Uzun yıllardır sanayinin içindeyim, üretim yapan işletmelerin problemlerine yakından şahit oldum. Ülkemizdeki işletmeler ağırlıklı olarak patron egemen yönetilmektedir. Herhangi bir kural veya prosedür tanımadan, firmalarımız tek adam modeliyle yönetilmektedir. Peki, prosedür ve süreçler tanımlı mıdır? Cevap evet, çoğunda kağıt üstünde tüm kalite yönetim sistemleri gereklilikleri gerçekleştirilir. Roller, sorumluluklar belirlenmiştir. Ama uygulama da hiçbiri, prosedürlere uygun yapılmaz, çoğu yöneticinin yetkisi bile yoktur. Bu konuda katıldığım kongrelerde, panellerde firma sahipleri, danışmanlar, uzun ...

Markalaşamayan işletmelerimiz

Değerli dostlar, Bugün artık ülkeler sahip oldukları markalarla zenginleşiyorlar. Bizim ülkemize baktığımızda ise maalesef dünyaya malolmuş markalarımız yok denecek kadar az. Sahip olduklarımız ise çok fazla arge gerektirmeyen hazır giyim gibi sektörlerde olan firmalarımızdır. Ülkemizdeki firmalar ağırlıklı olarak arge yapmayan genellikle yurt dışında argesi yapılmış ürünleri üreten firmalardan oluşmaktadır. Bu tabiki marka olmanın önündeki en büyük engeldir. Bugün dünya üzerindeki en gelişmiş ülkelere baktığımızda bu seviyeye hep global markaları sayesinde geldiklerini görürsünüz. Örnek vermek gerekirse, Amerika Birleşik Devletlerine bakarsak, aklımıza Ford gelir, Apple gelir, Amazon gelir bu firmalar hep o ülkelerin zenginleşmesine refahının artmasına katkıda bulunan işletmelerdir. Bu sebeple, işletmelerimiz marka olmak için çaba göstermelidirler. Bu sadece, sanayi içinde geçerli değildir. Örneğin, zeytin dediğiniz zaman ilk akla dünyada İtalya gelir. Peynir dediğiniz z...

Nanoteknoloji

Değerli dostlar, Bugün, nanoteknolojiden bahsedeceğim. Çoğumuzun her gün duyduğu ama anlam veremediği veya bilmediği nanoteknoloji. Nanoteknoloji hala emekleme aşamasında olmasına rağmen, şimdiden kimyasal kaplama alanında gelişen bir ticari alan ortaya çıkarmıştır. Herhangi bir ürün üzerine, yalnızca birkaç molekül kalınlığında ince kimyasal tabakalar püskürterek, ürün küflenmeye karşı daha dayanıklı hale getirilebilir veya onun optik özellikleri değiştirilebilir. Leke tutmaz elbiseler, daha da geliştirilmiş bilgisayar ekranları, daha güçlü metal kesme takımları, çizilmez kaplamalar, nanoteknolojinin şu an ki ticari uygulamalarıdır. Herşey atomlardan yapılmıştır ve insanoğlu bugün atomlara hükmetmeye çalışmaktadır. Bunun adı, nanoteknolojidir. Yani, atomlara tek tek müdahale etmeye yarayan teknoloji. Moleküler üretim teknolojileri, bugün yalnızca hayalini kurabildiğimiz, süper güçlü, süper hafif, insanı hayrete düşüren elektrik ve manyetik özellikleri olan, yeni malzemel...

Üretim kolay, yeter ki fikrin olsun!

Değerli dostlar, Geçen yazımda, iletişimin geldiği noktanın nasıl insanlara fırsat eşitliği sağladığını anlatmıştım. Bugün de olaya üretim açısından değineceğim. 80 lerde 70 lerde üretim için ciddi sermaye gerekiyordu. Herhangi bir fikri buluşu üretmek çok da kolay değildi. Buluşunuzu üretmek için yüksek maliyetli makine ve kalıp yatırımına ihtiyacınız bulunmakta idi. Bugün ise, iş tamamen değişti. Teknolojinin geldiği nokta ile, artık bu kadar yüksek yatırımlara ihtiyacınız bulunmamaktadır. Günümüzde çok yaygın ve ucuz bulunan 3d yazıcılarla buluşlarınızı üretebilirsiniz. Bugün arabalar, binalar 3d yazıcılarla yapılabilmektedir. Yeter ki buluşunuz ticari olsun. İnsanlığın ihtiyaçlarını çözebilecek yeterlilikte olsun. Ürettikten sonra, artık iş pazarlamaya geldi. İnternetin yaygın kullanılmasıyla ürününüzü dünyanın her yerine internet üzerinden pazarlayabilirsiniz. Hem de ücretsiz şekilde. Aynen geçen yazımda söylediğim gibi, teknoloji insanlara öyle bir fırsat eşitliği g...

Zam ve Terfi

Değerli dostlar, Bugün, işletmelerde çok önemli bir konu olan zam ve terfi hakkında yazı yazacağım. İşletmelerimizde, her sene en az bir defa zam yapılması süregelen bir uygulamadır. Ben, bu konunun periyodundan ziyade değerlendirmesi ile ilgili görüşlerimi aktaracağım. İşletmelerde sizce zam ve terfi uygulaması ne kadar rasyonel yapılıyor? İşletmelerin çok azında bir performans değerlendirme sistemi var, emin olun, olanlar dahi bu sistemleri doğru kullanmıyorlar. Biz, toplum olarak duygusal bir toplumuz, kararlarımızı da çoğu zaman duygusal alıyoruz. Performans dönemi geldiğinde, genellikle işletmelerde performans değerlendirmesi yapan kişiler, değerlendirmelerini kişinin kendine olan yakınlığı veya kendisi üzerinde kurduğu baskı ile oluşturmaktadırlar. Yöneticilerinin kapısının önünden ayrılmayan, yöneticilerinin gururunu okşayan çalışanlar her zaman bu konularda öne çıkmaktadır. Peki ama böyle mi olmalıdır? Gelişmiş batı ülkelerindeki uygulamaları görünce, o firmalara ...